Ünlü oyuncu boş zamanlarında halı dokuyup yorgan dikiyor.. Sessizce doğurduğu iki çocuğu samanların içinde büyüyor… Burası benim öleceğim yer!

Tabii ki meslekleri ve iş bağlantıları gereği Hollywood’un kalbinde de gösterişli malikaneleri var. Ama bir çoğu da daha kırsal bölgelerde mülk edindi ve yaşamlarının merkezi de orası oldu.

İşte bunlardan biri de Amanda Seyfried…. Özel hayatını fazla gözler önünde yaşamayan hatta hamile kalıp anne olduğunu bile herkesin sonradan öğrendiği Seyfried’in hayatının merkezi de doğanın kollarında.

Üstelik hem büyük şehre çok yakın hem de dağlarda, kırsal bir bölgede. Ama yine de tam Seyfried’in istediği gibi Los Angeles’ın bütün o karmaşasından uzakta.

ANNESİ DE ONLARLA BİRLİKTE YAŞIYOR
Seyfried’ın, kocası Thomas Sadoski, annesi ve iki çocuğuyla hayatının merkezi haline getirdiği kırsal evi New York yakınlarındaki Catskill Dağları’nda. Bu konulara meraklı olanlar ünlü model Helena Christensen’in de aynı bölgede bir evde yaşadığını hatırlayacaktır.

Tabii söz konusu olan bir Hollywood ünlüsü olduğundan öyle basit bir evde yaşadığını da düşünmeyin Seyfried ve ailesinin. Çünkü her ne kadar büyük kentin kalabalığından uzakta olsa da evin dekorasyonu için de yenilenmesi için de büyük paralar harcadı ünlü oyuncu.

Seyfried ve ailesinin yaşadığı evin en büyük özelliği kocaman pencereleri. Söylediğine göre oyuncu, eve doğal ışığın ve bol temiz hava girmesi en çok aradığı özelliklerden biri.

Bu arada hemen belirtelim ki Amanda Seyfried, bu evi satın aldığında öyle çok da yaşanılacak bir yer değildi. Ama sonradan bir güzel restorasyondan geçti ve ünlü oyuncu ile ailesinin yaşayabileceği bir duruma getirildi.

ÇİFTİN ÇOCUKLARI DA DOĞANIN KUCAĞINDA BÜYÜYOR
Şimdi Seyfried vi Sadoski’nin altı yaşındaki kızları Nina ile iki yaşındaki oğulları Thomas doğanın kollarında rahat bir şekilde oynayarak büyüyorlar.

Amanda Seyfried’in evinin kalbinde yani salonda da iki küçüğün oynaması için özel bir alan yaratılmış durumda,.

Güzel oyuncunun kocası, iki çocuğu ve annesiyle birlikte yaşadığı bu kırsal alandaki evde aynı zamanda Finn adlı köpeğiyle birlikte birçok hayvan da onlarla hayatı paylaşıyor. Ayrıca birkaç tane tavuk, atlar ile Gus adında bir maymun da ailenin üyelerinden.

MENAJERİ BU İSTEĞİNE PEK SICAK BAKMADI
Seyfried’e sorarsanız böyle bir ortamda yaşamak çok başarılı bir filmde oynamaktan daha fazla mutluluk verici bir durum. Aslında güzel oyuncu Los Angeles’tan yani sinema dünyasının kalbinden bu kadar uzakta yaşamak istediğinde menajeri bundan çok memnun kalmadı.

Ama Seyfried daha yavaş ve daha fazla doğayla baş başa kalacağı bir ortak istiyordu Bu yüzden menajerine “Hayır Mark… Burası benim öleceğim yer” diye yanıt verdi. Sonuç olarak çiftlikte yaşama hayalini gerçekleştirmekten asla vazgeçmedi.

Amanda Seyfried için böyle bir yerde yaşamak yani gösteri dünyasının bütün o gürültüsünden ve ışıltısından uzakta kalmak bir oyuncu için de bulunmaz bir nimet. Seyfried’e göre doğanın kollarında olmak ruhen ve bedenen yenilenmesini de sağlıyor aynı zamanda.

Seyfried boş kaldığı dönemde çiftliğinde sadece doğanın keyfini çıkarmıyor. Bunun yanı sıra halı dokuyup yorgan dikiyor bazen de nakış işliyor.

SEYFRIED BOŞ ZAMANLARINDA EL İŞİ DE YAPIYOR:Bunlara ek olarak Amanda Seyfried, çiftlikteki hayvanların beslenmesiyle de kendisi ilgileniyor. Hatta söylediğine göre doğuma gidene kadar da bunu sürdürdü.

ÖZEL HAYATINI GÖZLERDEN UZAK YAŞIYOR
Kendisi böyle meraklı gözlerden uzakta kalmayı seviyor olsa da Amanda Seyfried 12 yaşından bu yana gösteri dünyasının içinde.

Modellik yaparak kariyerine başlayan Seyfried, 15 yaşında da oyunculuğa adım attı Ardından da Mean Girls, Veronica Mars, Big Love; Mamma Mia, Mank gibi yapımlarda kamera karşısına geçti.

Amanda Seyfried özel hayatını öyle çok göz önünde yaşamayı tercih etmeyen bir ünlü. Öyle ki iki çocuğunu da sessiz sedasız hatta neredeyse kimsenin haberi bile olmadan dünyaya getirdi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir