Tel Aviv merkezli “+972” isimli internet sitesinin Local Call işbirliğiyle yaptığı İsrail ordusunun otomatik üretilen hedeflerle Gazzeli sivilleri bilerek öldürdüğünü ortaya çıkaran araştırmayı yapan gazeteci Yuval Abraham, “Gazze’de bir çocuk öldürüldüğünde, bunun nedeni birilerinin buna karar vermiş olmasıdır.” dedi.
Abraham, “Democracy Now” adlı haber portalı ile yaptığı röportajda, İsrailli gazetecilerin askeri sansüre tabi olduğuna işaret ederek, tüm söylediklerinin ve yayınladıklarının ordu tarafından incelendiğini belirtti.
Gazeteci Abraham, Tel Aviv merkezli “+972” isimli internet sitesinin Local Call işbirliğiyle yaptığı İsrail ordusunun otomatik üretilen hedeflerle Gazzeli sivilleri bilerek öldürdüğünü ortaya çıkaran araştırmayı yapmıştı.
Araştırmasını 7 istihbarat mensubuyla yapılan görüşmelere dayandırdığını belirten Abraham, kaynaklarının şu anki saldırılar dahil olmak üzere 2021, 2022 ve 2014’te İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarda yer aldığını ifade etti.
Abraham, “Orduda, Gazze’deki hedefleri işaretlemek için yapay zeka kullanımı giderek artan bir eğilim.” ifadesini kullandı. Abraham, bu eğilimin, 2019’da, Genelkurmay Başkanı Aviv Kochavi döneminde askeri operasyonlarda hedef üretimini hızlandırmak için yapay zekayı kullanmayı amaçlayan yeni bir birimin kurulmasıyla başladığını anlattı.
İsrail ordusunca yeni hedefler üretmek için geliştirilen “Habsora” (The Gospel) adı verilen yapay zeka teknolojisinin işlev ve amacına ilişkin Abraham, şunları söyledi:
“İsrail’in Gazze’ye yönelik 2014’teki saldırısında bulunan konuştuğum kaynaklara göre, İsrail ordusunun hedefleri yaklaşık 3 hafta sonra tükenmişti. Kaynaklar, önceki operasyonlarda ordunun bombalayacak hedefleri tükenirken, İsrail kamuoyunda bir zafer imajı yaratmak amacıyla savaşa devam etme ihtiyacı olduğunu anlattı. Bence bu artan yapay zeka kullanımıyla hedef yaratmadaki hızlanma, kısmen bu soruna bir yanıt. Hedeflerimiz tükeniyor ve şu anda kaynaklardan öğrendiğimiz kadarıyla bu programlar kullanılarak hedef üretiliyor. Bunlardan birine “The Gospel” deniliyor. Kaynaklara göre bu (program), ‘kitlesel suikast fabrikası’nın çalışmasını kolaylaştırıyor. Hedef üretme hızı şu anda İsrail’in hedefleri bombalama hızından daha hızlı. Ordu kaynaklarına göre, bu yapay zeka araçları kullanılarak bu savaş sırasında 12 bin hedef yaratıldı, bu da 2014 savaşının tamamında bombalanan hedeflerin 2 katından çok daha fazla.”
İsrail, sivil altyapı olan binalara kasıtlı saldırıyor
İsrail’in sivil altyapılara saldırarak toplum üzerinde “şok etkisi yaratmanın” savaş taktiği olarak kullanıldığını belirten Abraham, İsrail ordusunun, 2014’te sivil altyapı olan çok katlı konut binalarını “güç hedefleri” olarak adlandırmaya başladığını dile getirdi.
Abraham, ordunun, bu 8, 12, 14 katlı binaların bombalanmasının “meşru kılan askeri hedefler olduğunu” iddia ettiğini belirterek, “İsrail istihbaratından konuştuğum 3 kaynak, güç hedefleri fikrinin, Gazze’deki Filistinli sivil toplum üzerinde baskı kurmak için tüm bu sivil altyapı olan binalara kasıtlı saldırmak olduğunu söylüyor. Bu da daha sonra Hamas üzerinde baskıya dönüşüyor.” dedi.
İsrail istihbaratı içindeki kaynakların, İsrail’in, 15 Mayıs’ta, Gazze’de yerle bir ettiği ABD merkezli haber ajansı Associated Press (AP) ve Katar merkezli televizyon kanalı Al Jazeera’nın ofislerinin de bulunduğu çok katlı binanın “güç hedefi” (sivil altyapı) olduğunu teyit ettiğini aktaran Abraham, “Bir kaynak, ‘Çok katlı binaları bombalarsak, sivillerin Hamas’ın egemen olmadığını, kontrolü kaybettiklerini hissetmelerine neden olur gibi bir fikir olduğunu’ söyledi. Bir kaynak da ‘Bunun bir tür terör taktiği olduğunu düşündüğünü’ söyledi.” ifadesini kullandı.
“İsrail’in uluslararası insancıl hukuk ve savaş kanunlarına uygun hareket etmesi zorunludur”
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in “İsrail dünyanın en sofistike ordularından birine sahiptir. Masum erkeklere, kadınlara ve çocuklara en az zarar vererek Hamas’ın yarattığı tehdidi etkisiz hale getirme kapasitesine sahiptir ve bunu yapmakla da yükümlüdür. İsrail’in kendisini nasıl savunduğu önemlidir. İsrail’in uluslararası insancıl hukuk ve savaş kanunlarına uygun hareket etmesi zorunludur.” ifadelerine karşı Abraham, şunları kaydetti:
“Öncelikle Hamas’ın işlediği savaş suçları, İsrail’in Gazze’de işlediği savaş suçlarını haklı çıkarmaz. İkincisi, ordunun Gazze’deki sivilleri güvende tutmak için elinden geleni yaptığı ya da teknolojisini Gazze’deki sivillere zarar vermemek için kullandığı fikri yanlış. Bunu sadece Gazze’de çok sayıda sivilin feci şekilde öldürülmesine bakarak değil, aynı zamanda bana sivillere zarar verme konusunda daha önce uygulanan tüm kısıtlamaların önemli ölçüde gevşetildiğini söyleyen istihbarat kaynaklarıyla konuşarak da farkettim. Örneğin bir kaynak, bir hedefin nerede olduğuna dair yaklaşık bir bilgi edindiklerini ancak hedefin tam olarak belirlenmediğini, buna rağmen askerlerin hedefin daha doğru şekilde belirlenmesine zaman kazandırmak için bile bile aileleri ve sivilleri öldürmeye devam ettiklerini anlattı. Konuştuğum 5 kaynağa ve İsrail istihbaratına göre, İsrail’in şu an bombalamak üzere hazırladığı tüm hedef dosyalarında, sivil zayiat oranları belli. Demek istediğim, Gazze’de bir çocuk öldürüldüğünde, bunun nedeni birilerinin buna karar vermiş olmasıdır.”
“Filistinli sivillerin hayatı göz ardı ediliyor”
Abraham, 7 Ekim’den sonra İsrail’in askeri nitelikte olmayan hedefleri vururken “Filistinli sivillerin hayatını göz ardı ettiğinin çok açık olduğunu” vurgulayarak, Blinken’in söylemlerine ilişkin yanıtını şöyle sürdürdü:
“Üçüncü ve son olarak, ki bu da ‘kitlesel suikast fabrikası’ fikrine geri dönüyor, kaynaklara göre Hamas’ın ya da cihatçıların özel konutlarını, onlar bu binalardayken hedef alan sistematik bir politika var. Bunun anlamı, ordunun bir ton ağırlığında ya da çoğu zaman daha fazla olan bir bombayı bilerek bir konut binasına atmasıdır. Bir kişiye suikast düzenlemek için o kişinin ailesini ve komşularını bilerek öldürüyor. Oysa, kaynaklara göre bu saldırıların büyük çoğunluğunda bu binalar askeri faaliyetlerin yürütüldüğü yerler değil.”
Abraham, Gazze’deki sivil yıkımların İsrail’in “belirli bir savaş politikasının sonucu olduğunu” belirterek, “Bu, askeri hedefin ne olduğu konusunda çok gevşek bir yoruma sahip olan ve sivil alanlardaki insanlara da saldıran bir savaş politikasıdır. Bu, caydırıcılığa odaklanan bir savaş politikasıdır. Bu savaş politikası, büyük veri, otomasyon yazılımı ve yapay zekayla çok güçleniyor.” dedi.
Elindeki kanıtların Gazze’de sivillerin çoğunun bu politikaların sonucu olarak öldürüldüğünü gösterdiğini dile getiren Abraham, “Uluslararası hukuk uzmanları bunları savaş suçu olarak nitelendiriyor. İşte bu yüzden (Antony) Blinken’in söylediklerinin doğru olduğunu düşünmüyorum.” ifadesini kullandı.